Hayvanları Koruma Yasası İçin Meclise Yeni Teklif Sunuldu

“Hayvanlara karşı acımasız olan, iyi bir insan olamaz. “ – Arthur Schopenhauer 

Hayvanları Koruma Yasası

Herkese sağlıklı haftalar diliyorum.

12 Ekim 2020 Tarihinde Cumhuriyet Halk Partisi tarafından bir kanun teklifi verilmiş meclise. İlgimi çekti, konu hayvanlarla ilgili olunca TBMM’nin resmi sayfasını açıp okudum. Art arda dört kanunda hayvanlarla ilgili değişiklik yapılması teklif edilmiş. Sırasıyla 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Yasası ndan başlayarak Türk Ceza Kanunu dahil hepsinde değişik yapılması tasarlanmış. Doğrusunu söylemek gerekirse, bu tasarının kanunlaştırılması için geç bile kalındı. Hayvan Hakları İzleme Komitesi (HAKİM)’nin yayınladığı hayvan hakkı ihlalleri raporuna göre 2020 Ocak ayında en az 48 bin 348 yaşam hakkı gaspı, 47 işkence vakası, 29 bin 804 özgürlüğü kısıtlama ve 2 cinsel şiddet vakası yaşanmıştır. Bu rakamlara bakacak olursak, hayvan hakkı sorunun artık ülke gündeminin ön sıralarında yer alması gerektiği tartışılmaz bir gerçektir.

Kanun tasarılarının fikrimce en önemli bölümü Türk Ceza Kanunu’nda yapılması için verilen tekliftir. Bu teklife göre, hayvan hakları ihlalleri mala zarar verme kapsamından çıkarılmıştır. Hayvanın sahipli veya sahipsiz olması fark etmeksizin her hayvana karşı işlenen suç için hapis cezası öngörülmüştür.

Tasarıya göre sahipli veya sahipsiz fark etmeksizin bir hayvanı öldüren 1 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası ile karşı karşıya kalıyor. Bu ceza hayvana işkence ve tecavüz için de aynen bu şekilde düzenleniyor. Önceki yazılarımda bahsettiğim hayvan dövüşü için ise 4 aydan 3 yıla kadar hapis cezası öngörülüyor. 

Hukuki anlamda en çok içimi rahatlatan madde ise, bu maddeler için hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve erteleme hükümlerinin uygulanmayacağı maddesine yer verilmesi oldu. Sırf sabıkası yok diye hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesinden faydalanarak  masum canlarımıza verdiği zarardan adeta sıyrılan insanları görmeye tahammülümüz yok. 

HAYVANLARI KORUMA YASASI, HEMEN, ŞİMDİ

Sadece bu ay, “Pamuk” adında bir köpeğin vurulduktan sonra ayaklarının kesilmek zorunda kaldığını, İstanbul’da ismini bilmediğimiz bir kadının kedileri kesip yediğini ve türlü kötü olayları sosyal medya aracılığı ile gördük. Ben bir hukukçu olarak, hayvan hakları konusundaki yasal boşluktan ötürü kendimi gelecek nesillere karşı sorumlu hissediyorum.

Hayvanları koruma altına hayvanları koruma yasası için gereken düzenlemelerin gerçekleşmesini umutla bekliyoruz. 2021 yılına girmeden hayvan dostlarımızı sevindirelim. Biz de sevinelim. İzmir depreminde AFAD, AKUT çalışanlarının yanında çok önemli yardımcıları vardı. Eğitimli köpeklerimiz. O köpekler, küçük kızlarımızı, minicik kediyi bile buldular. Onlara minnettar olmamız ve haklarını korumayı görev bilmemiz gerekir. Bu bilinçte düşünürsek, bütün problemler daha hızlı çözülecektir. 

İzmir depreminde hayvanların rolünün bütün Türkiye’ye bir ders olması dileğiyle, umutla, sevgiyle…

Yazarımızın diğer yazılarını okumak için tıkla.