Aşka benzer bir duygu
İnsan, sosyal bir varlık olarak arkadaşlık bağına ihtiyaç duyar. Bizler başkalarıyla temastan zevk alan, buna ihtiyaç duyan dokunsal varlıklarız. COVID salgını sırasında temas fırsatlarının kısıtlanmasıyla birlikte evcil hayvanlarımız bizler için eskisinden çok daha önemli hale geldi. Birbirimize uzanıp dokunamazken, çok sevdiğimiz köpeğimizi ve kedimizi okşamak, boşalan duygusal depolarımızı eksikliğini derinden hissettiğimiz sevgiyle doldurdu.
Evcil hayvanlar insanlara duygusal destek sağlar. İşimizi kaybetmiş olmamız, makyaj yapmamış olmamız veya henüz dişlerimizi fırçalamamış olmamız kedi ve köpeklerin umurlarında değildir. Dolayısıyla bize her halimizle sevilmenin hazzını, koşulsuz sevilme pratiğini yaşatırlar. Dünyada önemli olduğumuzu, değer gördüğümüzü hissetmeye ve bir moral desteğine ihtiyaç duyduğumuzda, köpeklerimiz ve kedilerimiz bolca kuyruk sallayarak ve gırıldayarak bu ihtiyacı karşılar.
Bu duyguya bilimsel bir bakış açısı getirecek olursak, evcil hayvanlarımızla kurduğumuz etkileşim sırasında “aşk hormonu” olarak bilinen oksitosin salgılarız. Bu beyin kimyasalı sevgililerin ve annelerle yavruların arasındaki bağı güçlendiriyor. İnsanlar ile evcil hayvanları arasında da benzer şekilde çalışıyor. Sonuç olarak, evcil hayvanları seviyoruz ve onlar da bizi seviyor.
Hayatın her alanında ortaklık
Geçmişten beri avlanma ve koruma için yetiştirilen köpekler, bugün de dostluk ve eğlence ihtiyaçlarına karşılık veriyor. Köpeklerimizle koşuyoruz, spor oynuyoruz, oyunlar oynuyoruz, sosyalleşiyoruz… Afet anında hala hayatlarımızı kurtarmaya devam ediyorlar. Engelli bireylerin en iyi dostları kim diyecek olursak, yine karşımıza onlar çıkıyor.
Özel olarak eğitilmiş evcil hayvanlar, görme engelliler için rehber, işitme engelliler için kulak oluyorlar. Migren, TSSB ve diyabet gibi sağlık sorunlarına karşı bizi uyarmalarına izin veren özel yetenekleri bizi hayrete düşürüyor. Onlara çok şey borçluyuz.
Evcil hayvanlar: tüylü reçeteler
Şifa evcil hayvanların varoluşlarında saklı. Herhangi bir eğitim almadan sağlığımıza fayda sağlayabiliyorlar. Onlarla oynadığımız oyunlar ve geçirdiğimiz eğlenceli vakitler kendimizi daha iyi hissetmemizi sağlıyor.
Veteriner Davranış Uzmanı Dr. Kenneth Martin, istatistiklerin evcil hayvanı olan insanların, olmayanlara göre daha az hastalandığını ve daha çabuk iyileştiğini gösterdiğini öne sürüyor. Bebekler ve çocuklar, bir kedi veya köpekle büyüdüklerinde daha az alerji geliştiriyor. Kalp krizi geçiren bir evcil hayvan sahibi, diğerlerine oranla daha çabuk iyileşerek daha uzun süre hayatta kalıyor. Dost canlısı bir köpek veya kediyi okşamak kan basıncımızı düşürüyor.
Evcil hayvanlar bizi sosyal olarak da hayata bağlar. Köpeğimizle parkta gezerken diğer köpek severlerle sosyalleşiyoruz. Kedi maması reyonunda alışveriş yapmak, diğer kedi ebeveynleriyle dostlarımız hakkında sohbetler başlatıyor. Kendimizi kötü hissettiğimizde bile, evcil hayvan sevgisi bizi hayatla ve diğer insanlara etkileşime teşvik ediyor.