Hiç patili dostundan uzun süre uzak kalmak zorunda kaldın mı? Onu da götüremeyeceğin bir yere gidersin ve buram buram burnunda tüter ya… İşte o özlem bazen gerçekten dayanılmaz bir hale gelir ve insanı esir altına alır. Hatta yalnızca insanı değil, köpek dostlarımızı da pençesinde sıkı sıkı tutar. Sonrasında yine benzer bir senaryo tekrarlandığında, geçmişteki o yoğun özlemi bir daha yaşama ihtimali bizi ürkütür. Buna da günümüzde ayrılık kaygısı diyoruz. Peki bu kaygı köpek ebeveynlerinde hangi boyutlarda açığa çıkıyor?
KÖPEK EBEVEYNLERİNİN YARISI AYRILIK KAYGISI ÇEKİYOR
Araştırmalara göre köpek ebeveynlerinin %47’si, patili dostlarından uzak kalacağı zaman ayrılık kaygısı çekiyor. Köpeklerde ise bu oran %76’ya çıkıyor. Yani onlar için olası bir ayrılığın kayıgısı, bizim için olduğundan çok daha kuvvetli bir halde. Yine köpek ebeveynlerinin %79 gibi bir kısmı, böylesi durumlarda köpekleri kaygı hissetmesin diye yeni bir köpek sahiplenmeye sıcak bakıyor. Böylelikle köpeklerin birbirine dostluk ederek rahatlayacağına inanıyorlar.
Aynı araştırma, hayvan ebeveynlerinin tatile gittiğinde dostlarını evde 9 gün kadar yalnız bıraktığını da ifade ediyor. Bunun yanı sıra gündelik yaşamda köpekler, günlük 7 saat evde tek kalıyor. Tek kalan köpeklerin en sevdikleri şey ise havlayıp, ağlar sesler çıkarmak. Ya da protestonun boyutlarını iyice artırıp evin belirli köşelerine işeyen ve eşyaları parçalayan köpekler de var.
Peki böylesi durumlarda köpekleri nasıl sakinleştirmeliyiz? Köpek ebeveynlerinin yarısı için bu sorunun yanıtı, egzersizde gizli. Ayrılık zamanından önce köpeğini gezdiren ya da onunla oyun oynayan ebeveynlerin oranı %47 seviyesinde. Bu sayede dostlarımızı kaygı duymaya halleri kalmayana kadar yoruyorlar. Açıkçası şahane bir çözüm. En olmadı, ebeveynlerin %40’lık bir kısmı ise etkileşimli oyuncaklara yöneliyorlar. Bu da gayet mantıklı sanki, ne dersin?
Son olarak köpeklerinin kaygılanmasını önlemek için ebeveynlerin %45’lik bir bölümü evden çalışmaya razı durumda.
Gördüğün üzere ayrılık kaygısı büyük bir olay ancak çözümleri de yok değil. Sence bu kaygıları başka ne tür yollarla ele almalıyız? Bizimle sosyal medyadan iletişime geçerek bu soruyu yanıtlayabilirsin!