Antik Mısır’ın tüm sanatsal üretilerine ve tarihine bir göz atıldığında tema olarak inanılmaz bir “kedi” dominasyonu dikkatleri çekiyor. Eserlerin çoğuna kedi dostlarımızın ilham verdiği göze hemen çarpıyor. Peki firavunundan sanatkarına, neden kediler tüm Antik Mısır ‘ın gözbebeğiydi?
O coğrafyada keşfedilen sayısız kedi mezarı, bu sevdayı yeniden sorgulamamıza neden oldu. Erişilen binlerce kedi mumyası, kedi konusunun Antik Mısır’da adeta bir endüstriye dönüştüğünü düşündürüyor.
Firavunlar’ın Nil Nehri’nde hüküm sürmeye başladıklarından bu yana, yani binlerce yıldır şaşalı heykellerden tutun da, incelikle işlenmiş mücevherata kadar kedi teması hep işlenirdi. Antik Mısır zamanlarında başlayan bu trend bugün hala devam ediyor.
Peki, haydi diyelim bugün dünün etkisi altında, peki eski Mısır’da kediler niçin böylesine değerliydi? Antik Yunan tarihçisi Herodot, Mısırlıların evcil kedilerini kaybettiklerinde yas tutarken kaşlarını kazıttıklarını ileri sürdü. Ona göre bu, kaybını yaşadıkları kediye karşı bir saygı göstergesi idi.
Üstelik kedilerini gömdükleri 2000 yıllık mezar da dünyanın bilinen ilk hayvan mezarlığı.
ANTİK MISIR ‘DAKİ ‘İLAHİ’ BİR KEDİ AŞKI
Antik Mısırlılar tarafından benimsenen tanrıları ve yöneticilerin kedi benzeri niteliklere sahip oldukları düşünülüyordu. Örneğin, kediler hem sadık, koruyucu yapıda birer yaratıklarken, bir yandan da hırçın mı hırçın ve bağımsızlıklarına da bir o kadar düşkün canlılardı. Dolayısıyla hal böyle iken kediler oldukça özel yaratıklar olarak algılanıyorlardı.
Eski uygarlıklar kutsaniyet atfettikleri çeşitli varlıkları putlaştırır ve heykellerini dikerlerdi. Bunu göz önünde bulundurursak, yüzü insana, vücudu ise bir aslana benzeyen ve 73 metre uzunluğunda bir anıt olan Büyük Giza Sfenksi’ni açıklamamız kolaylaşır. Tanrıça Sakhmet ise bir kadının vücudunun üzerine yerleşmiş bir aslan başıyla, diğer bir tanrıça Bastet ise çoğunlukla bir aslan ya da kedi olarak tasvir ediliyordu.
Tabii ki kedilere dair sevdikleri yegane özellikler bunlar değildi. Muhtemelen yılan, fare gibi hayvanları avlama özellikleri yüzünden de seviliyorlardı. Çeşitli kaynaklara göre Antik Mısırlılar kız çocuklarına direkt “kedi” anlamına gelen “Mitt” ismini vermelerinin yanı sıra, çocuklara sevdiklerini kedilerin isimlerini veriyorlardı. Düşünün artık, öyle bir sevgi bu… Yine de hayvan sevgisinin binlerce yıllık bir tarihi olduğu fikri kulağa çok iyi geliyor. Sizce de öyle değil mi?